27 Kasım 2025 - Perşembe

Sorun Yalnızca Şiddet Değil Sessizlik…!!!

Aile içi şiddet… Bugün artık sadece hukuki bir tanımın, istatistik bir grafiğin, akademik bir tespitin konusu değil.

Yazar - Erdem Talaş
Okuma Süresi: 4 dk.
Erdem Talaş

Erdem Talaş

talaserdem@gmail.com -
Takip EtGoogle News

Hepimizin kapısının eşiğinde, haber bültenlerinin tam ortasında, sokakta yanımızdan geçen insanların hikâyelerinde kanayan bir toplumsal yara. Cinsiyete dayalı güç, baskı, kontrol, tehdit… Hepsinin toplamı kadınların yaşam hakkına yönelen bir saldırı.

Bu ülkede defalarca gördük.
Kamera kayıtlarında, duruşma salonlarında, komşuların fısıltılarında, çocukların çığlıklarında gördük.
Gördük ve her defasında “Bu kez yeter!” dedik. Fakat her “yeter” bir sonraki manşete kadar sürdü.

Bir Ülkenin Hafızasında Kalmış Acı Fotoğraflar

Medine Memi’nin toprağın altından çıkarılan bedeni…
Zümrüt Er’in pencereden atılıp, ölmediği anlaşılınca çivili sopalarla dövülmesi…
Gül dünya Tören’in hastane odasında kurşunlanması…
Özgecan Aslan’ın direndiği için vahşice katledilmesi…
Münevver Karabulut’un bir gitar kutusuna sığdırılmış gençliği…

Ve Emine Bulut’un “Ölmek istemiyorum” diye haykırdığı o son nefesi.

Bu örnekler sadece medyaya yansıyanlar. Bir kısmını biliyoruz, bir kısmı komşu kapıları arkasında sessizce gömülüyor. Bu ülkede kadın olmak hâlâ hayatta kalabildiğin sürece bir başarı hâline geldi.

Ama asıl acı olan şu:
Her defasında bu ülkede gördük…
Ama bu ülke hiçbir zaman gerektiği kadar görmedi.

Sorun Yalnızca Şiddet Değil: Sessizlik, Normalleşme ve Toplumsal Kayıtsızlık

Bir ülkenin adalet sistemi, kadın cinayetlerini “tahrik indirimi” başlığı altında hafifletebiliyorsa,
Bir toplumda “aile içi mesele” diyerek şiddet halının altına süpürülüyorsa,
Bir sokakta “bana ne” diyerek kapılar kapanabiliyorsa,
Bir çocuk annesinin öldürülüşüne tanıklık edebiliyorsa
o toplumda asıl tehlike suçludan önce susanlardadır.

Kadın cinayetleri, münferit değil; sosyolojik, kültürel, siyasi bir yapının sonucudur.
Sistem değişmediği sürece, yasalar caydırıcı olmadığı sürece, eğitim şiddetin köküne inmediği sürece, medyada kullanılan dil bile dönüşmediği sürece, vahşet haberleri sadece tarih değiştirir, yöntem değiştirir; ama var olmaya devam eder.

Dünya Ayağa Kalkar, Bizde Hayat Kaldığı Yerden Devam Eder

Çoğu Avrupa ülkesinde bir kadının öldürülmesi, ulusal yas sebebidir.
Meclis olağanüstü toplanır, şehirler sokaklara dökülür, hükümetler reform paketleri açıklar.
Kadının saçının teline dokunmak bile ağır ceza sebebidir.

Bizde ne oluyor?

Bir gün üzülüyor, ertesi gün gündem değiştiriyoruz.
Hashtag açıyoruz, fotoğraf paylaşıyoruz, sonra işimize devam ediyoruz.
Her cinayetten sonra aynı cümleyi duyuyoruz: “Bu son olsun.”
Ama hiçbir zaman son olmuyor.

Peki Bu Ülke Ne Yapmalı?

1: Hukuku güçlendirmeli: İyi hâl indirimi, tahrik indirimi kalkmadan adalet sağlanamaz.

2: Eğitimi kökten değiştirmeli: Şiddetin temel nedeni olan toplumsal cinsiyet kalıpları daha çocuk yaşta çözülmeli.

3: Kadını koruyan değil yaşatan sistem kurulmalı: Şiddet ortaya çıktığında değil, ortaya çıkmadan önce müdahale eden mekanizmalar oluşturulmalı.

4: Toplum susmamalı: Komşudan gelen çığlık “aile içi” değil, “insanlık dışı”dır.

5: Siyaset bu meseleyi üst kimlik olarak kabul etmeli: Kadın cinayetleri siyaset üstüdür, partiler üstüdür.

Asıl Soru Bu Ülkenin Vicdanına

Kadınlar öldürülüyor…
Anneler, kız kardeşler, eşler, çocuklar…
Sadece bir hayat değil, bir toplum yok oluyor.

Evet, bu ülkede çok şey gördük.

Ama asıl soru şu:

Gördük…
Peki bu sefer gerçekten bir şey yapacak mıyız?

Yoksa yeni bir haber bültenine kadar hafızamız yine bize ihanet mi edecek?

Kadına yönelik şiddet, bir kadın meselesi değil; bu ülkenin medeniyet sınavıdır.
Ve bu sınavda artık sınıfta kalmaya tahammülümüz yok.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları