22 Ocak 2025 - Çarşamba
Dünya Tersine Döndü Dedirten olaylar yaşıyoruz.
Son günlerde yaşadığımız olaylar, adeta bir distopyanın içindeymişiz gibi hissettiriyor.
Yazar - Erdem Talaş
Okuma Süresi: 3 dk.
Erdem Talaş
talaserdem@gmail.com -
Sıradan bir gün geçireceğimizi umarken, karşımıza çıkan manzaralar, toplumsal yapımızı sarsan birer sarsıntı gibi. Terörist başının meclise davet edilip, milliyetçi bir siyasi parti liderinin cezaevine konulması… Bu olaylar, birbiriyle çelişen değerlerin ve normların çöküşünü gözler önüne seriyor.
Bir zamanlar terörle mücadele, milli birlik ve beraberlik gibi kavramlar, siyasetin temel taşlarıydı. Ancak şimdi, bu kavramların yerini korku ve belirsizlik almış gibi görünüyor. Meclisin, halkın iradesini temsil eden bir yer olmasının ötesinde, bir pazarlık alanı haline gelmesi, demokrasimizin ne kadar sarsıldığını gösteriyor. Terörist başlarının konuk edilmesi, yalnızca bir siyasi skandal değil, aynı zamanda toplumun ortak değerlerine bir saldırıdır. Bu tür olaylar, toplumsal güvenin zedelenmesine, kutuplaşmanın derinleşmesine yol açıyor.
Bir yandan, milliyetçi bir parti liderinin cezaevine konulması, siyasi düşmanlıkların ne kadar derinleştiğini gözler önüne seriyor. Özellikle bu liderin söylemleri ve duruşu, birçok insan için bir umut kaynağıydı. Ancak, onun hapsedilmesi, muhalefetin susturulması ve farklı seslerin yok edilmesi, demokrasinin temellerini tehdit eden bir durum. Bu, sadece bir bireyin değil, bir toplumun sesinin kısıldığı anlamına geliyor.
Peki, bu gidişat nereye varacak? Daha ne tür olaylarla karşılaşacağız? Korkularımızı arttıran bu tablo, toplum olarak bizi nasıl bir geleceğe sürüklüyor? Sadece bireysel hakların değil, toplumsal birlikteliğin de tehdit altında olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Bu tür olaylar, yalnızca siyasi birer hamle değil, aynı zamanda insanlık hali olarak da değerlendirilmelidir.
İşte bu noktada, her bir bireyin sorumluluğu artıyor. Sesimizi çıkarmak, adaletin ve eşitliğin peşinde koşmak, bu gidişatı durdurma adına atmamız gereken adımlar. Umut, her zaman vardır. Ancak bu umut, eyleme dönüşmezse, sadece bir hayal olarak kalacaktır.
Sonuç olarak, içinde bulunduğumuz durum, bir uyanış çağrısıdır. Dünya tersine dönerken, bizlerin de doğru olanı savunma ve bu çalkantılı dönemi aşma görevimiz var. Gelecek nesillere bırakacağımız mirası düşünerek, adımlarımızı sağlam atmalıyız. Unutmayalım ki, her birimiz bu hikâyenin bir parçasıyız. Değişim, önce bizden başlamalı.
Yorumlar (0)
Tüm Yazıları