BİR HUTBENİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Prof.Dr.Berhan Yılmaz
-AHMET BERHAN YILMAZ
Geçen hafta irad edilen Cuma Hutbesi dikkat çekici, insani, milli ve manevi değerler adına önemli, toplumun hassasiyetlerini gözeten, günümüz sorunlarına değinen, doğru noktalara temas eden, uzun yıllardır olmadığı kadar gerekli ve etkileyiciydi.
Hutbe açık ve net bir şekilde toplumu aldatan yalancılara, sahtekârlara, "devletin malı deniz yemeyen domuz" özdeyişinin muhatabı olan devletin malını, mülkünü, imkânlarını, gücünü kendi malı, kendi gücü gibi kullananlara yönelikti.
"Yüce dinimiz İslam, din, dil, ırk ve cinsiyet ayrımı gözetmeksizin bütün insanların haklarını kutsal ve dokunulmaz kabul eder.
Her alanda ve her şartta adaletli olmayı, hakkı üstün tutmayı, helal-haram hassasiyeti gözetmeyi emreder.
Kul ve kamu hakkına riayet etmeyi, haksızlığın ve zulmün karşısında yer almayı öğütler..."
Diye başlayan hutbe bütün insanlara ve özelinde Allah’a iman etmiş olan, Kur’an ahlâkını ve Peygamber Sünnetini yaşamaya çalışanlara hitaben diyor ki;
Amacı, hedefi, ideali ne olursa olsun, bağlılığı, tarafgirliği nereye, kime olursa olsun, Müslüman, sosyal, görsel, yazılı medyada, hayatın her alanında iftira atmaz, dedikodu yapmaz, gıybet etmez, hakaret etmez, kul hakkına girmez, yalan söylemez, yalan haber yapmaz, yalan bilgi yaymaz, laf taşımaz, insan onurunu zedeleyecek ifadelerde bulunmaz.
Tarafgirliği, bağnazlığı, taassubu sebebiyle münafıklık alametleri göstererek, haktan, hukuktan, adaletten ayrılmaz.
Müslüman devletin hangi makamında bulunuyorsa bulunsun, adaletten şaşmaz, ehliyete ve liyakate özen gösterir, adam kayırmaz, devletin malını israf etmez, devletin imkânlarını, devletin kendisine verdiği yetkiyi, gücü şahsı için, tarafı oldukları için, eş, dost, hısım, akrabası için kullanmaz.
Yukarıdaki uyarılar tabi ki bütün insanlık içindir, bütün bu değerler insani değerlerdir fakat Cuma Hutbesi Müslümanlar ve Allah’a gerçekten iman etmiş, Allah’tan gerçekten korkan Müminler için olduğuna göre, bu hutbe özellikle Müslümanları bağlamaktadır.
Bütün bu haram, helal, emir ve yasaklara rağmen kendi ve tarafı oldukları adına yalana, dolana, bağnazlığa, taassuba, fanatizme, yobazlığa, hırsızlığa, kul hakkı yemeye, adaletsizliğe, cehalete devam edenler, münafıklık alameti gösteren, Müslüman kılığında dolaşan gafillerdir.
İnsanları kandırmakla, aldatmakla kazandıklarını sanan bu gafiller öncelikle Allah'ın her şeyi gördüğüne, bildiğine, bütün bunların hesabını soracağına inanıp inanmadıklarını ve Allah’ın hayatlarının neresinde olduğuna dair inançlarını sorgulamak zorundadırlar.
AHMET BERHAN YILMAZ