Sessiz Çığlıkların Yankısı
Adaletin kaybolduğu bir ülkede, vicdanın sesini arıyoruz. Susmak mı, direnmek mi? Cevap, hepimizin yüreğinde saklı.
Gizem Yıldırım
yildirimgizem273@gmail.com -Bazen insan, öfke ve üzüntünün ağırlığı altında ezilirken kelimelere tutunur. Bu da öyle bir yazı oldu benim için. Sesimin kesildiği, duygularımın derinleştiği, kendimi bu satırlara odakladığım bir yazı. Çünkü yaşananların karşısında susmak, sessizce izlemek mümkün değil.
Bir ülkenin vicdanı, sadece adalet saraylarında değil, sokaklarında, meydanlarında, insanların kalbinde ve gündelik yaşamında kendini gösterir. Peki, bizim vicdanımız bugün nerede?
Kadınların her gün şiddetle ve ayrımcılıkla karşı karşıya kaldığı, çocukların korunamadığı, hayvanların işkenceye maruz bırakıldığı bir ülkede vicdan nasıl sessiz kalabilir? Ormanların yok edildiği, atanamayan öğretmenlerin gelecek hayallerinin ellerinden alındığı bir düzende, adaleti nasıl hissedebiliriz?
Saldırıya uğrayan gazeteciler, susturulmaya çalışılan sesler, karartılan gerçekler… Haber alma hakkımızı savunanlar, bugün tehditlerin, saldırıların ve yıldırma politikalarının hedefinde. Oysa bir ülkenin vicdanı, gerçeği savunan o cesur kalemlerin gücünden beslenir. Onların susturulması, sadece basın özgürlüğüne değil, hepimizin geleceğine yapılan bir saldırıdır.
Korku, umutsuzluk ve öfke iç içe geçmiş durumda. Ama asıl mesele şu: Çaresiz miyiz? Hayır, asla! Çünkü biz "dur" demeyi bilen bir halkız. Çaresizliğe teslim olmak yerine direnmeyi seçen, hakkını arayan, geleceğe inanan insanlar bu topraklarda hiçbir zaman eksik olmadı.
Adalet dediğimiz şey sadece mahkeme salonlarında dağıtılmaz. Adalet, sokaklarda yankılanır, kalemlerin ucunda şekillenir ve insanların yüreğinde büyür. Bugün birileri bu hakikati unutturmaya çalışsa da, unutturamayacaklar. Çünkü bu ülkenin insanları, doğası, hayvanları, çocukları ve geleceği için mücadele edenler her zaman var olacak.
Bir şeyleri kaybetmiş gibi hissediyoruz belki, ama bu kaybolan sadece adalet değil; aynı zamanda empati ve vicdan. Yine de, onları geri getirmek bizim elimizde. Umutsuzluk kolay bir yol, ama direnmek onurlu bir seçimdir.
Bugün burada, yaşanan tüm bu haksızlıkları ve acıları hissediyoruz. Ancak bu hissediş, bizi yalnızca karanlık bir çaresizliğe sürüklememeli. Her kayıp, yeniden bir başlangıç için bir işaret olabilir. Her suskunluk, yankılanacak bir çığlığın habercisidir.
Unutmayalım, vicdanını yitiren bir toplum geleceğini de yitirir. Ama biz hâlâ buradayız, yazıyoruz, konuşuyoruz ve direniyoruz. Bu satırların amacı yalnızca bir sitem değil, aynı zamanda bir çağrıdır: Adaleti, vicdanı ve umudu birlikte yeniden inşa etmek için, susmayalım.
Yazmak bir eylemdir, konuşmak bir eylemdir, direnmek ise bir zorunluluktur. Bizden alınanları geri alana kadar mücadeleye devam edeceğiz. Çünkü hiçbir çığlık sonsuza dek sessiz kalmaz.