29 Aralık 2024 - Pazar
Sabır Fabrikası: Üretim Sadece Halktan! 1
Sabır… Ne kutsal bir kelime! Bizim topraklarımızda neredeyse genetik bir miras gibi kuşaktan kuşağa aktarılıyor.
Yazar - Gizem Yıldırım
Okuma Süresi: 2 dk.
Gizem Yıldırım
yildirimgizem273@gmail.com -Çocuk yaşta öğreniyoruz sabretmeyi; istediğin oyuncağı alamayınca, sofrada yoksulluk hissedince, sınav sonucu istediğin gibi olmayınca… Çileyi sabırla yoğururuz, yokluğu sabırla aşarız, haksızlığı sabırla sineye çekeriz. Sabır, bizde bir erdem değil, kader planının anahtarı gibi.
Ve işte, yine aynı cümle: “Vatandaşlarımızdan biraz daha sabır istiyoruz.” Ne tanıdık, ne ezber bir söz! Her mevsimde, her yılda, her kriz döneminde bir ritüel gibi önümüze geliyor. Neredeyse ajandalarımıza not düşeceğiz: “Bu ayki sabır talebi de geldi.”
Peki, neye sabredeceğiz? Zam dalgalarına mı? Yükselen faturalarla boşalan cüzdanlara mı? Yağ almak için kuyruğa girmeye mi? Yoksa çocuklarımızın geleceğini gün be gün kaybettiğimize mi? Elektrik faturaları astronomik, mutfakta yangın var, kiralar dudak uçuklatıyor. Ama olsun, sabır... Çünkü sabırla her şeyin üstesinden geliriz, değil mi?
Ancak bu sabır niyeyse hep bizden bekleniyor. Halktan, yoksuldan, emekçiden, işsizden… “Biraz daha sabır” diyerek lüks koltuklarında oturanların ise sabra pek ihtiyacı yok gibi. Onların sofraları dolu, maaşları düzenli, konforları yerinde. Belki bir gün, onlar da bu sabrı deneyimleseler… Mesela, bir ay boyunca asgari ücretle geçinseler. O zaman belki “sabır” dediklerinde ne anlama geldiğini anlayabilirler.
Ama bu milletin sabrı da bir sınır tanıyor. Çünkü sabır sonsuz bir kaynak değil, biriktikçe taşan bir bardak gibi. Ve o bardak artık taşmak üzere. Evet, sabır güzeldir, ama sabır insana umut verdiğinde güzeldir. Şimdi bu halk sabır değil, çözüm bekliyor. Çünkü hak edilen bir hayat, “biraz daha sabır” diyerek kazanılmaz; cesaretle ve adaletle inşa edilir.
Sabır tarlasında değil, umut bahçesinde buluşmak dileğiyle...
Yorumlar (0)
Tüm Yazıları