11 Ağustos 2024 - Pazar
İstanbul Sözleşmesi'nden Vazgeçtik: Peki, Bedeli Ne Oldu?
İstanbul Sözleşmesi, kadın haklarını ve yaşamlarını korumak amacıyla uluslararası düzeyde kabul edilmiş bir anlaşmaydı.
Yazar - Gizem Yıldırım
Okuma Süresi: 3 dk.
Gizem Yıldırım
yildirimgizem273@gmail.com -
Kadına yönelik şiddeti önlemek, mağdurları korumak ve failleri adalet önüne çıkarmak için etkili bir mekanizma sunuyordu. Ancak, bu önemli sözleşmeden vazgeçilmesi, kadınların yaşamını doğrudan etkileyen olumsuz sonuçlar doğurdu.
Yüzyıllardır süregelen kadın cinayetleri, İstanbul Sözleşmesi’nin sağladığı caydırıcı cezalarla önemli ölçüde azalmıştı. Ancak bu koruma kalkanını bir gecede kaybetmek, tüm kadınlarımızı yeniden tehlikeye attı.Verilerde gözle görünür ciddi bir artış yaşandı.Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun (KCDP) verilerine göre, sözleşmenin kaldırıldığı 1 Temmuz 2021 ile 2023 yılının Mayıs ayına kadar olan süreçte, 608 kadın erkekler tarafından katledildi, 463 kadın ise şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. 1 Temmuz 2021 ile Aralık ayına kadar olan sürede 148 kadın erkekler tarafından öldürülürken, 117 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulundu. 2022 yılında 334 kadın katledildi, 2023'te ise 315 kadın erkek şiddetine kurban gitti. 2024 yılının ilk 6 ayında ise 205 kadın cinayeti işlenmiş, 117 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulunmuştur.
Tüm bunlara rağmen bazı kesimler, İstanbul Sözleşmesi'nin aile yapısına zarar verdiğini savunuyor. Oysa gerçek tam tersidir. Daha bugün, Arnavutköy'de karısını sokak ortasında silahla vuran caninin sosyal medyadaki görüntülerini gördük. Sözleşme, aile içinde kadına yönelik şiddeti engellemeyi amaçlar ve kadınların güvenliğini sağlayarak sağlıklı bir aile ortamı oluşturur. Şiddetin hüküm sürdüğü bir aile yapısı, gerçek anlamda sağlıklı bir aile değildir.
Sözleşmenin kaldırılmasıyla birlikte kadın cinayetlerinde yaşanan bu artış, kadınların can güvenliğini tehlikeye atan politikaların ve söylemlerin arttığını gösteriyor. İstanbul Sözleşmesi, kadınların yaşam hakkını korumayı garanti altına alıyordu ve bu yüzden hayati öneme sahip bir yasadır.
Bu noktada, hislerimi paylaşmak istiyorum. İstanbul Sözleşmesi'nin yürürlükten kaldırılmasının büyük bir hata olduğunu düşünüyorum. Kadınların, sırf cinsiyetlerinden ötürü yaşamlarının tehlikeye atılmasına seyirci kalmak, toplumsal olarak büyük bir geri adım anlamına gelir. Kadınlarımızın güvenliği, politik çıkarların üzerinde tutulmalı ve bu konuda kararlı adımlar atılmalıdır. İstanbul Sözleşmesi, sadece bir kağıt parçası değil, kadınların yaşam güvencesidir. Geri dönülmesi ve bu hatanın telafi edilmesi gerektiğine inanıyorum.
Kadınlarımızın ve ailelerimizin yaşam haklarını koruyalım, İstanbul Sözleşmesi'ne sahip çıkalım.
Yorumlar (0)
Tüm Yazıları