08 Mayıs 2023 - Pazartesi
Deprem, Seçim ve İstanbul
Yandaşlık holiganlıktan başka bir şey değil Senin için değil ait olduğun vatanın bütünlüğü ve özlük hakları için seçersin hükümetleri.
Yazar - Emir Baskın
Okuma Süresi: 4 dk.
Emir Baskın
emirbaskin@gmail.com -Ülkenin çoğunluğu acıda ise sen yara bandını herkese iyi gelecek büyüklükte yapıştırırsın. Bir olduğunuzu zannettiğiniz hükümetler sizden neler aldı ya da hak ettiğiniz nelerdi ve neleri size vermedi?
Geçmiş ile müzakere edip geleceğe istişare yapma zamanı. Neden bir kesim insan, karanlığına herkesi çekmek ister, bir suçun cezasını kendi hala mağdur iken neden herkese ödetmek ister?
Sözler gerçeği yansıtmaz bazen, fiilen yapılanları odamızın içinde hissederiz, neden bir kesim odasında başkasının refahında sıkıntısını geçti sanar?
Haklı nefretleriniz olabilir, lakin kimsenin günahı koca bir güruha ödetilmez. Bu adil değil!
İstanbul artık bu ülkenin geri kalanı, hem diğerlerinden hem de gerçeklerden. Bu şehrin karanlığında görüyorum ülkemin gerçek yüzünü ve hiddetini.
Deprem mağdurlarına üç beş gün yardım edip gerisini devlet halleder diyen biz insanlığımızı bu şehrin keşmekeş karanlığında kaybettik. Hiçbir gölge kendimize ait değil. Gölgelere neden kaybolup kendi insanımızı onlardan nefret ile bahseden devlet erkanının merhametine bırakıyoruz.
Hala kandırabildikleri şehirlerde gezen kusurlu hükumet kurucularının seçim vaatlerine neden kanıyoruz?
Bu ülkeyi ayakta tutan İstanbul,
Siz istanbulda gerçekten var olabiliyor musunuz?
Şehirleri başlarına ve sevdiklerinin cenazeleri üzerine yıkılan insanlar, dört bir yanda şehirlerde var olmaya çalışıyorlar, özlem ile kendi hayatlarına ve topraklarına. Acılarından bahsetmiyorum bile, anlamamız mümkün değil.
Seçim röportajlarında onlara yönelttiğiniz acımasız, utanmaz sorulara ve cümlelere maruz bırakmak sizin ne haddinize! İstanbul'a kene gibi yapışıp onu gerçekten anlamadan yaşamadan, başkalarının yalılarına yalanırken dilleriniz damağınıza yapışmış, hiç ait olmadığınız, olmaya çaba göstermediğiniz bu şehirde ne haddinize "Deprem bölgesinde et yediniz siz" demek.
İnsanlar ölümlerinin etlerine bakmak zorunda kaldılar, en sevdiklerinin, ana baba evlatlarının.
Sizin ne haddinize seçim propagandası yapıp, "İyi yiyip içiyorsunuz orada" demek.
İnsan olmayı boğazın sularına mı bıraktınız da, mağduru değil de mağdur edeni korumak için çirkinleştiniz?
Acısı olanın lokmasını saymak nasıl insanlığa sığar?
Deprem mağdurları sadece gitti
Dönemiyorlar, dönecek yerleri bitti.
Gittikleri yerlere hasret olacaklar yakında, dönecekleri yerlere yabancı eller giriyor ve her şeyin yerini değiştiriyor, anılarının da. Anı'lar göçük altında, şimdi devletin çöplüğü. O çöplük kaybedenlerin taşsız mezarlığı.
Ve döndüğün değil de gittiğin yere hasret nereye ait olduğunun en gerçek hali, döndüğün yerdeki her şey fazla gelir, "Hoş geldin, nasılsın, ne yedin, ne gördün" gözünüze dizinize dursun, yokluğum varlığınıza haram zıkkım olsun
Depremin yalnızlığı nasıl biliyor musun?
Öyle geceler var ki
Sen uyanık ve huzursuz
Onlar hep uykudadır.
Senin ne haddine seçim için depremzedeye laf söylemek?
Ya sen uyuduğunda?????
Kimin huzursuz gecesidir?
Hep onların,
Sonsuza kadar.
Ruhunuzu ait olamadığınız bir şehirde yalı hayalleri ile boğaza bıraktınız. Başkasının yalısına yalanıp kendinizin sandınız, belki bir gün rantlanırım diyerek.
Boğazın derinliği ve akıntısı korkutucu,
Tıpkı ait olduğu şehir gibi.
Bu şehrin karanlığı kötü ve kasvetli
Yıllarca yıldızlara ev sahipliği yaptığı için aşık olduğum gecelerden artık nefret ediyorum.
Kötülüğün birincil silahı karanlık sizi karanlıkta karanlık ile vururlar,
Bazen gecenin bazen de içlerinin karanlığında.
İçinizdeki karanlıkta boğuldunuz bu ülkenin mağdurlarının boğazına yapışa yapışa.
Yorumlar (0)
Tüm Yazıları