09 Ocak 2021 - Cumartesi

OLDU MU ŞİMDİ?

Yazar - Ahmet Yılmaz
Okuma Süresi: 10 dk.
Ahmet Yılmaz

Ahmet Yılmaz

-
Google News
Çok enteresan bir dönemden geçiyoruz; Covit bilmem kaç denen bir virüs, bütün hastalıkları unutturmuş, şımarık bir çocuk edasıyla sadece kendisinden bahsettirerek bütün dünya da kafasına göre takılarak , canı istediği şekilde  yayılarak , istediği şekilde ölümlere yol açıyor , çok basit birkaç tedbir ile ber taraf edilmesine rağmen   bugüne kadar aşısının bulunmasına müsaade etmiyor , gündemi ve dünyayı meşgul ederek gücüne güç katmaktadır.                       
Dünya ekonomisi; bu şımarık çocuğun rüzgarına  bağlı olarak ocakları batırmaya ve hatta devletleri dahi  sallantıda bırakarak, zaten belli şartlar dahilinde  zar zor ayakta duran bir çok sektörün çöküşüne zemin hazırlayıp , “güç bende artık” dercesine başka oyun alanları , başka sıkıntı zeminleri  hazırlamanın hazırlığı ve çabası içerisinde bu şımarık çocuğa destek olmaktadır.
Sosyal faaliyetler durdurulmuş, unutturulmuş veya mecburen ertelenmiş,  türü ne olur ise olsun bir çok çalışma ötelenmiş , iptal edilmiş ve insanlarımız korku işkencesine mahkum edilerek bu şımarık çocuğun ekmeğine yağ sürülmüştür.
İnsanlar kendi hastalıklarını unutup; aylardır kontrole gidemeyen kronik kalp,kanser, şeker,     tansiyon vs hastalıklara sahip yüzlerce ve hatta binlerce hasta olmasına rağmen ölüm oranlarının hesaplanması sadece bu şımarık çocuğun istekleri doğrultusunda hazırlanması da sıkıntının başka bir boyutu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durum en çok kriz fırsatçılarının işine yaramış olup, yollardan topladıkları  çakıl taşlarını dahi şifa dağıtıyor diye satmaları yüz yıllardır süre gelen hurafe espirisinin  başka bir boyutu olarak karşımıza çıkmaktadır. Ne yazıktır ki kaza ile her hangi bir yerini yaralayan insanımız bile artık hastahanelere gitmek yerine, mahalle aralarında sıkça rastladığımız sözde şifacılara sığınmaya zorlanmıştır. Bu şımarık çocuk ortaya çıkmadan önce hastahanelerimizde adım atılamazken , derdine çare arayan milyonlarca insanımız varken şimdilerde ne oldu da meydan sadece bu şımarık çocuğa bırakıldı. Yoksa biz bilmeden milyonlarca insanımz şifa buldu da, biz mi farkına varamadık ?
Eğitim sistemi ayakta tutulmaya çalışılmasına rağmen çökmüş durumda, eğitmenler ve eğitilenler görevlerini sanal alemde , sanal bir dünyada ve sanal eğitim öğretim araçları ile sağlamaya çalışarak , sanal bir gündem oluşturma çabasında bu şımarık çocuğun oyun alanını genişletmekten başka hiçbir işe yaramamaktadır. Uzay çağında yaşadığımız ve her çalışmamızın sanal olduğu zannından yola çıkarak bir neslin yok edilme gerçeği , sanal vatandaşlarımız (sanal doktor, sanal  avukat, sanal eş vs. ) ortaya çıktığı zaman mı anlaşılacak acaba? Bilim kurgu filmlerinde karşımıza çıkan her senaryoyu  gerçeğe dönüştürme çabası bu şımarık çocuğun yazdığı tiyatronun bir satır başı olarak mı algılayalım? Sanal dünyaya takılmak için ;İnternetin olmadığı, akıllı diye tabir edilen telefonun bulunmadığı ve bilgisayarın olmadığı evlerde ki eğitilenler ve hatta elektriği borcundan dolayı kesik olan evlerde ki eğitilenler için ve birden fazla eğitilenlerin olduğu evlerdeki durum hakkında  bu şımarık çocuğumuz acaba ne düşünüyor? Bir yaptırımı veya bir başka çalışması varmıdır acaba?
Binlerce insan işinden oldu, binlerce insan hayallerinden oldu, binlerce insan geleceğinden oldu ve binlerce insan canından oldu. Devletler-Hükümetler tedbirler aldı, uygulamalar başlattı, başarılı adımların yanı sıra başarısız bir çok adım da atıldı evet.  Dünya da müthiş bir kaos ortamı ve belirsizlik içerisinde zaman ilerlerken,  ne hikmetse  bu şımarık çocuğun doğumunda rol oynayan yerde  hayat çok güzel devam etmektedir. Bu işi ranta çevirip ekonomilerini ve kayıplarını fazlasıyla çıkarma çalışması içerisinde oldukları da aşikâr. İnsan kayıpları mı? Umurlarında değil, nasıl olsa onlarda çok var. Egoları uğruna, fikir ve düşünceleri uğruna, inançları uğruna, ideolojileri uğruna yok ettikleri insan sayısı bu şımarık çocuğun götürdüklerinin yanında deve kulak ilişkisini anımsatır.
Ülke ekonomileri alt üst oldu, olmaya da devam ediyor. Ölümler oldu, olmaya da devam ediyor. İnsanlar işsiz kaldı, kalmaya da devam ediyor.  Sosyal ilişkiler çöktü, çökmeye de devam ediyor.  Güvensizlik ortamı aldı başını yürüdü gitti, gitmeye de devam ediyor. Ne zamana kadar devam eder bu durum bilinmez. Amma bilinen bir şey var ki, insanın olduğu yerde olumlu ya da olumsuz birçok etken olacaktır. Siz hükümetler olarak, devletler olarak bir karar alırsınız, tedbir ortaya koyarsınız ama aklı evvel bir insan çıkar bu karara kendi uygulaması ile karşı çıkar ve sizin aldığınız karar sadece karar olarak kalır. Uygulama sıfır…
Mesela maske takılması zorunlu hale geldi evet ama hala unvanlarının başında Prof. Dr. açılımları olan bazı insanlar maskenin zararlı olduğunu savunuyor. Tamam çoğunluk yani diğer unvan sahipleri buna itiraz edip , karşı tezlerini ortaya atıyorlar ama doğru tek değil midir?  Yani 2+2 = 4 kesin bir rakam değil midir?  Tek rakam ise ,devletler ve hükümetler bu doğrultu da aksine ses çıkaranlara sözde uygulamalar yerine kalıcı ve caydırıcı uygulamalar ortaya koymalıdırlar. Çünkü ortada olağan üstü bir durum var ve insanlık tarihi yeni bir provakatör eylemini veya cahilce ego tatmin etme eylemini kaldıracak  DEMOKRASİ ye  sahip değildir,olmamalıdır… Vatandaş kendi tedbirini kendisi almasın lütfen. Bu işi vatandaşa havale etmeyin , vatandaş kendi aklınca –kendi menfaatleri doğrultusunda ,kendi kanunlarını çıkarıp uyguluyor. Bakınız ekmek fiyatları başını almış gidiyor, bakınız elektrik –su –doğalgaz- un-yağ-pirinç-bilgisayar-araba ve hatta 2. El sektörü dahil almış başını gidiyor. Bakınız merdiven altlarında , perde arkalarında ,meyhanesi barı açık. Oyun salonu açık . Lokantası, restoranı açık, düğünler yapılıyor ve kararı kendisine bırakılan insanlar hep bir arada .   Kanunlara uyan , uygulama sınırları içerisinde hareket eden çoğunluk ise sıkıntıda. Lütfen ; vatandaş kendi tedbirini kendisi almasın. Devlet desin ki; 1 ay sokağa çıkma yasağı var. Bütün hanelerin ekmeği suyu elektriği ve tayin edilen katığı belediyeler vasıtasıyla devlet tarafından karşılanacak. Bu 1 ay zarfında  bütün devlet daireleri sanal da hizmet verecek ( zaten veriyor, çoğu memur işinde değil  evinde ) , şirketler ve ya özel sektör ise 1 aylık çalışma kaybını devlet karşılayacak ( son 2 yıl içerisinde beyan ettiği vergi matrahına göre, devlete ödediği vergiye göre, kayıtsız olanlar için yeni uygulama kararları  alınabilir) ödemeler 1 ay ötelenebilir, zaten uygulama da olan bir çok şey güncellenebilir.  Kısıtlama, güvenlik ve sağlık çalışanları dışında tüm vatandaşı kapsayacak olup, bir ay ömrümüzden yaşanmamış sayılacak (aksi durumda tüm ömrümüz yaşanmamış sayılacağı için düşünülmesi gereken bir durum olduğu da ortadadır). Kısıtlama kararına uyulmaması durumunda yazılacak üç beş kuruş cezanın yerine daha caydırıcı ve daha kalıcı bir ceza tespit edilmesi durumunda 1 aylık süre zarfında şımarık çocuğun  doğduğu memleket gibi olacağımız aşikardır. Sayın bakanım ; her vatandaş kendi kısıtlamasını kendisi yapmasın. Kendi tedbirini kendisi almasın. Tedbir alanlar ,almayanların yanında salak durumuna düşüyor,aylardır bunu yaşadık yaşıyoruz. Emeği zayi olan sağlıkçılarımıza yazık. Emeği hiçe sayılan emniyet güçlermize yazık, evinden barkından aylarca uzak kalan insanlarımızın umutlarının heba edilmesine yazık. Ülkeler, siyasi hamleler sayesinde kalkınır bunu biliyoruz ve bu son hamleyi de siz yapınız artık. Yavaş yavaş şu şımarık çocuğun oyuncağı olmaktansa 1 ay kısıtlamada kalmak daha evladır. Yapın şu hamleyi artık. Siz diyorsunuz ki her vatandaş kendi kısıtlamasını kendisi yapsın; peki insanlarımız arasında kötü ve art niyetli olanlar var, çalışmalarınızı baltalamak veya saptırmak için fırsat kollayanlar var, azınlıkta olmalarına rağmen kanunları hiçe sayıp sağlığımızı tehlikeye ve hatta sıkıntıya atan vatandaşlarımız var, kriz ortamında insanlarımızın duygu ve düşüncelerini sömürüp krizi fırsata çeviren insanlığından şüpheye düştüğümüz vatandaşlarımız var ve daha var oğlu var. Ve siz şimdi diyorsunuz ki vatandaş kendi kısıtlamalarını , kendi tedbirlerini alsın. Sen devletsin , meydanı çakallara neden bırakıyorsun OLDU MU ŞİMDİ?
 
 
Ahmet YILMAZ
#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
pub-1785681847249596 2497439732