01 Ekim 2025 - Çarşamba
Hayatta Değişmeyen Tek Şey: Mağdur Vatandaşın Geçim Sıkıntısı
Küçük mahallelerde yaşayan emeklilerin kahve hanelerde ve çarşıda-pazarda genellikle takip ettikleri şeyler vardır; akşam pazarlarında atıl olan meyve-sebzeleri toplamak için evinde bir kap yemek yapabilmek amacıyla yaşlı teyze ve amcalar ya da biraz da u
Yazar - Erdem Talaş
Okuma Süresi: 4 dk.

Erdem Talaş
talaserdem@gmail.com -
Dünyanın dönüşümü hızlı mı yoksa insanların halleri mi yavaş değişiyor; benim gözümde tek değişmeyen şey, mağdur vatandaşın geçim sıkıntısıdır.
Bir tarafta teknolojinin hızı, bir tarafta maliyetlerin yükselişi. Elektrik faturası her ay bir öncekinin üzerine konuyor; doğal gazın faturası, marketin rafları arasında gezinirken cebimizi delik delik ediyor. İnsanlar giderek daha çok çalışıyor, daha az kazanıyor; çocukları için daha çok fedakarlık yapıyor, ama çoğu şeyi yüzleştiğimiz gerçek değişmiyor: Temel ihtiyaçlar, temel güvence ve gelecek kaygısı.
Birçok köşe yazısında, veriler ve grafikler arasına sıkışan bir tabloyla karşılaşırız. Eh, ben burada rakamların insan yüzüne dönmesini istiyorum. Mağdur vatandaşın öyküsü, hesaplamaların ötesinde, birer yüz, market sırası beklerken sakince endişelenenler; elektrik kesintisine rağmen geceyi uyumaya çalışanlar; iş bulmanın giderek daha da zorlaştığı bir dönemde, umutlarını bir kenara koyup günü geçirenler. Bu öyküler, politika notlarına dönüşmeden önce insanlığı hatırlatır.
Geçim sıkıntısı, sadece bütçe hesaplarında çözülen bir sorun değildir; bir hayat tarzı, bir güven duygusu kaybıdır. Işıklar kesilirken bile çocuklar için en temel ihtiyaçlar karşılanabilir mi sorusu, bir an için bile olsa her evin içinde yankılanır. Bu yüzden çözüm dediğimizde, uçsuz bucaksız bir planlar bütünüyle boğmadan, adım adım ilerleyen ve toplumun her kesimini kapsayan bir yaklaşım gerekir:
Doğrudan gelir desteğinin güncellenmesi ve genişletilmesi: En temel giderleri karşılayacak düzeyde, özellikle sabit giderlerin altında ezilmeyen bir mekanizma.
Enerji maliyetlerinde istikrarlı ve adaletli bir yenileme: Elektrik ve ısınma maliyetlerini aşağı çekecek, yenilenebilir enerjiye erişimi kolaylaştıracak politikalar.
Gıdaya erişimde güvenlik: Gıda güvenliği ağlarının güçlendirilmesi, temel ihtiyaçlar için sübvansiyon ve ayni yardımların hedefli dağıtımı.
İstihdamın gerçekçi üzerinden desteklenmesi: Yaşanan işsizlik dalgasına karşı kısa vadeli iş yaratma programları, mesleki eğitim ve çocuk bakımı gibi dolaylı desteklerle istihdamı güçlendirme.
Kentsel ve kırsal ayrımı gözeten kapsamlı sosyal politika: Şehrin gürültüsünden, kırsalın yoksulluğundan bağımsız olarak her kıymıkta yaşayanları kapsayan çözümler.
Bir yandan, bireylerin günlük mücadeleleri sürerken, diğer yandan siyasetin ritmi hız kesmiyor. Ancak unutulmamalı ki, politika yalnızca rakamları değiştirmek değildir; insanların yaşamlarını etkileyen kararların en temel damarıdır. Mağdur vatandaşın sesini duymadan yapılan hiçbir reform, yarını güvenli kılmaz.
Gölgeler arasında kalan bu öyküler, aslında toplumun aynasıdır. Her mağdur, bir politik hedefin değil, bir insanın adımıdır. Bizler yazanlar olarak, kaleme aldığımız her cümlede onların sesini yükseltmeli; yönetenler için ise sorumluluk ve hesap verebilirlik gerekliliğini hatırlatmalıyız.
Sonuçta hayat değişir; ama mağdur vatandaşın geçim sıkıntısı, değişmeyen bir gerçeğe dönüşüyor gibi görünüyor. Bu gerçeğin üzerinde, dayanışmanın, adaletin ve kapsayıcı politikaların yükselebileceği güvenilir bir zemin oluşturmaya çalışmalıyız. Çünkü hiçbirimizin geleceği, sabah kahvesinin sıcaklığı kadar kısa ve yüzeysel olmamalı.
Bu köşe, yaşanan gerçekleri politik birer hedef olarak görmekten çok, ortak aklı ve dayanışmayı hatırlatmak içindir sadece Herkesin daha adil bir düzenin mümkün olduğuna dair inancı, bu satırların en somut çıkış noktası olsun.
Yorumlar (0)
Tüm Yazıları