Lâiklik Tartışması
5 Şubat 1937'de Devlet ve din işlerinin ayrılması diye tanımlanan laiklik kabul edildi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatından çok kısa bir süre önce kabul edilen laikliğin günümüze kadar sıkıntılı sürecinden dolayı bu konuya neşter vurma zamanının geldiğini hatta çok da geçtiğini bilmemiz gerekir.

5 Şubat 1937'de Devlet ve din işlerinin ayrılması diye tanımlanan laiklik kabul edildi.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatından çok kısa bir süre önce kabul edilen laikliğin günümüze kadar sıkıntılı sürecinden dolayı bu konuya neşter vurma zamanının geldiğini hatta çok da geçtiğini bilmemiz gerekir.
Hepimizin malumu üzerine 1921 Anayasamızda Devletimizin tanımında ibare İslam Devleti idi hatta Şeyhülislâm vardı ve bu ruhla Milli Mücadele başlamıştı.
1924 Anayasamızda da Devletimizin tanımı İslam Devleti idi!
1928 Anayasasında İslam ibaresi Anayasadan çıkarıldı.
1937 Anayasasında ise laiklik sistemi kabul edildi.
Lâiklik sistemi Atatürk'ün ölümünden sonra iktidara gelen tüm hükümetler tarafından farklı yorumlandı, hemen hemen hepsi kendi düşünce sistemlerine göre bir laiklik anlayışını halkımıza dikte ettiler.
Laikliğin tatbikatını ve işleyişini halkımız her on yılda bir farklı bir şekilde yaşamak zorunda kaldı.
1961 anayasası ile çok daha farklı bir boyut alan laiklik sistemi 1980 ihtilalinin nerdeyse zeminini oluşturan temel taşlardan biri olmuştur.
Bu karmaşa ve halkımızın karşılaştığı özellikle 1980 sonrası sıkıntılar laikliğin tanımını zorunlu hale getirmiştir!
Lâiklik tartışmasını laikliğin tanımını tartışmaya mahal bırakmayacak netlikte, halkımız tüm kesimleri tarafından tamamıyla anlaşılır ve eksiksiz bir şekilde yapmadan gündeme taşımak ise ülkemizi yeni bir kaosa sürüklemeden başka bir işe yaramayacaktır!
Yani bu laiklik nedir? Sınırları nelerdir? Kişi hak ve özgürlüklerine etkisi ne kadardır? Devletin dinimidir, devleti ve halkı dinsizleştirmekmidir veya dini korumakmıdır?
En yetkili ağızlardan bu soruların cevapları net bir şekilde verilip, laiklik sisteminin kişilerin egolarına teslim edilemeyecek bir hale gelmesi artık zorunluluktur.
Aziz TÜRK Milletine ve kamuoyuna saygılarımla arz ederim.
Türk Milli Kuvvetler Vakfı Genel Başkanı Fatih ŞİMGA.
Hakan Dikmen