KKTC’deki tarihi yapılarda Ramazan bir başka

Camiye dönüştürülen kiliselerde Hristiyan ve Müslüman iki farklı dinin dokusu aynı binada buluşturulunca ilginç görüntülere sahne oluyor…

Yayın: 08 Nisan 2023 - Cumartesi - Güncelleme: 08.04.2023 18:45:00
Editör -
Okuma Süresi: 23 dk.
Google News
Türkiye’den İzmir, İstanbul, Aydın, Bursa ve Manisa şehirlerinden Ramazan için KKTC’ye
gelen bir turist grubu, Lala Paşa Camii’nde iftar sofralarına misafir oldu..
İngiltere, Almanya, Fransa ve İskandinav ülkeleri başta olmak üzere çeşitli ülkelerden
adaya tatile gelen turistler tarihi camilere de yoğun ilgi gösterirken, camiye girmeden
önce kısa şort, etek ve dekolte kıyafetlerinin üzerine şal, saçlarına da başörtüsü takmayı
ihmal etmiyorlar.
KKTC’deki tarihi yapılarda Ramazan bir başka
Camileştirilmiş kiliselerde Ramazan şenliği
Müslümanların Kutsal kitabı Kuranı Kerim’in indirildiği, on bir ayın sultanı Ramazan
devam ederken KKTC’de de Türkler ve Müslümanlar camileri doldurup taşırıyor. Camiler
ve camilerin bahçeleri mübarek ay için temizlenip süslenirken, tarihi yapıların bahçelerine
kurulan çok sayıda uzun masalarda da iftar yemeği veriliyor. Geçtiğimiz Mart ayının
sonunda da bu iftar yemeklerinden birine TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ile
KKTC Başbakanı Ünal Üstel, Mağusa Osman Fazıl Polat Paşa Camii’nde düzenlenen iftara
katıldılar. İzmir’den de Ramazan için adaya gelen bir turist grubu camilerde kurular iftar
sofralarına misafir oldu.
Osmanlı İmparatorluğu’nun 1571 yılında Kıbrıs adasını fethetmesinden bu yana ibadete
hiç kapanmayan Gazimağusa’daki Lala Mustafa Paşa Cami alışılagelmiş camilerin
dışındaki bir özelliğiyle dikkat çekiyor. Fransız Lüzinyan hanedanın, Kıbrıs Kralı olarak
hüküm sürdüğü 297 yıllık dönemde 1298 - 1312 yılları arasında gotik tarzda inşa edilen
Aziz Nikolas Katedrali’nin adanın Osmanlılar tarafından fethinden sonra camiye
dönüştürülmesi Hristiyan ve Müslüman iki farklı dinin dokusunu aynı binada buluşturunca
ilginç görüntülere sahne oluyor.
452 yıldır sürdürülen Ramazan geleneği
KKTC’nin birçok camisinde olduğu gibi tüm Akdeniz dünyasının en güzel Gotik
yapılarından Gazimağusa’nın en etkileyici binası Lala Mustafa Paşa Camii’nin bahçesinde
de iftar sofraları kuruluyor. Samtay Vakfı tarafından vakıf binası ve hemen bitişiğindeki
Lala Paşa Camiii’nin önünde Sunat Atun ve hayırseverler tarafından verilen iftar
yemeğinde yaklaşık 700 kişi okunan dualar eşliğinde oruç açıyor. Ramazan ayının
bereketinin mahalle sakinleri ve cami cemaatiyle birlikte paylaşıldığı Cami iftarları
Gazimağusa’da Ramazan ayı boyunca 5 cami, 1 tekke, 1 üniversitede devam edecek.
Bunlar; T.C. Lefkoşa Büyükelçiliği’nin koordinasyonunda, Kalkınma ve Ekonomik İş Birliği
Ofisi’nin sponsorluğunda ve Kuzey Kıbrıs Türk Kızılay’ı iş birliğiyle II. Selim Doğu Akdeniz
Üniversitesi’nde 550 kişilik, Ulu Cami’de 410 kişilik, Yeniboğaziçi Camii’nde 100 kişilik ve
Dörtyol Cami’nde. Polat Paşa Cami Derneği tarafından hayırseverlerin destekleriyle
Osman Fazıl Polat Paşa Cami’nde 1000 kişilik, Vakıflar tarafından Kutup Osman
Tekkesi’nde 100 kişilik, Samtay Vakfı tarafından da Dörtyol Cami’nde 50 kişilik.
Osmanlılar döneminden bu yana 452 yıldır sürdürülen gelenek, bu Ramazan’da da
gerçekleştirilirken toplu iftar programları din görevlileri tarafından Kur'an-ı Kerim
okunması ve hep birlikte edilen duaların ardından camide kılınan yatsı ve teravih
namazıyla sona eriyor.
 
17 yerde 6 bin 150 kişilik iftar yemeği
T.C. Lefkoşa Büyükelçiliği’nin koordinasyonunda, Kalkınma ve Ekonomik İş Birliği Ofisi’nin
sponsorluğunda ve Kuzey Kıbrıs Türk Kızılay’ı iş birliğiyle Ramazan ayı boyunca
Gazimağusa haricinde ayrıca Lefkoşa, Girne, İskele, Güzelyurt ve Lefke’de cami,
üniversite ve parklardan oluşan toplam 17 yerde 6 bin 150 kişilik iftar yemeği veriliyor.
Ramazan Sofrası kurulan yerler; Gazimağusa’da Maraş Ulu Cami, Doğu Akdeniz
Üniversitesi, II. Selim Cami Avlusu, Yeniboğaziçi Yeni Cami ve Dörtyol Cami.
Lefkoşa’da; Hala Sultan Cami, Hamitköy Cami, Lefkoşa Sanayi Cami, Hz. Ebubekir Cami
ve Gönyeli Yalçın Park. Girne’de Karaoğlanoğlu Cami, Nurettin Ersin Paşa Cami, Esentepe
Cami ve Barış Parkı. İskele’de İskele Cami, Güzelyurt’ta Güzelyurt Fatih Cami ve Bostancı
Cami ile Lefke’de Gemikonağı Cami ve Lefke Avrupa Üniversitesi.
Ramazan ayı dolayısıyla oluşturulan KKTC Din İşleri Başkanlığı tarafından alınan bilgilerle
hazırlanan haberde Kıbrıs adasında Osmanlı döneminde din, o dönemden günümüze
gelmiş tarihi camiler ve camiye dönüştürülen kiliseler ile 1974 sonrası yapılan camiler
hakkında bilgiler yer alıyor. Ayrıca bu tarihi dini yapıların ada turizmine etkisini içeriyor.
Tarihe meydan okuyarak günümüze kadar gelir
Tarih sahnesine çıktığı XIII. yüzyıldan itibaren önce Anadolu’da yayılma gösterdikten
sonra, 1453 yılında İstanbul’u fethederek imparatorluk olan ve İslamiyet’i yaymayı
hedefleyen fetih hareketleriyle Balkanlar, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'nın büyük bir
bölümünü alarak üç kıtaya birden yayılan Osmanlı İmparatorluğu, bu coğrafyalarda
sayısız eserlere imza atar. Hâkimiyetinde olan Balkan ülkelerinden Afrika ülkelerine kadar
Osmanlılardan geriye pek çok eser kalmış olsa da büyük bir kısmı savaşlarda yıkılır, bir
kısmı bilinçli bir şekilde yok edilir. Bir kısmı korunur ancak başka amaçlarla kullanılır, bir
kısmı ise tarihe meydan okuyarak günümüze kadar gelir ve o muhteşem mimari
güzelliklerini ziyaretçilerine sunmaya devam eder. Kıbrıs’ta da birçok Osmanlı yapıtı yerli
ve yabancı turistlerden yoğun ilgi görüyor.
Hıristiyanlığın ilk yayıldığı yerlerden olan Kıbrıs 644 yıl sonra İslamiyet’le tanışır
Akdeniz’in Sicilya ve Sardinya’dan sonra üçüncü büyük adası olan Kıbrıs, tarihte
Hıristiyanlığın ilk yayıldığı yerlerden biri olup (MS 45), İslamiyet 649 yılında Halife Hz.
Osman Dönemi’nde Müslümanların adayı fethetmesiyle yayılmaya başlamış. Ancak adanın
haçlılara geçmesinden sonra kısıtlanmış. Osmanlı Devleti’nin adayı fethettiği 1571 yılına
kadar yaklaşık 400 yıl boyunca adada Katolik Hıristiyanlar hâkim olmuş, ada halkı
açısından zor ve baskı altında geçen bir süreç yaşanmış. Hatta ada halkı ve Ortodoks
Kıbrıslılar Lüzinyan döneminde maruz kaldığı dinsel baskıdan sonra Venedik döneminde
de aynı muameleyi yaşayınca Osmanlılardan yardım istemiş. O dönemde Rodos, Girit ve
Mısır’ı aldıktan sonra Akdeniz’de oldukça genişleyen Osmanlı İmparatorluğu, Kıbrıs’ta
üslenen korsanların donanmalarına ve hacca giden yolcu gemilerine saldırması, adayı
yöneten Venediklilerin Osmanlılara düşmanca tutum sergilemesi ve Ortodoks Kıbrıslıların
kendilerinden yardım istemesi üzerine Padişah II. Selim döneminde Lala Mustafa Paşa
komutanlığında 50 bin piyade, 6 bin yeniçeri ve süvariden oluşan 200 gemilik Osmanlı
donanmasıyla Kıbrıs’a sefer düzenler.
Osmanlı Kıbrıs’ı fethettikten sonra Ortodoks Rumlar, Ermeniler ve diğer halk
refaha, sosyal ve dini özgürlüklerine kavuşur
Kıbrıs, 1570'te başlayan Osmanlı-Venedik Savaşı'nda son kale Mağusa’nın 11 ay sonra
1571’de düşmesinin ardından adanın tamamının Osmanlı İmparatorluğu tarafından
fethedilmesiyle 308 yıl Osmanlı idaresinde kalır. Osmanlı Devleti’nin adayı fethi ile birlikte
bir refah ortamı oluşur ve sosyal ve dini özgürlükler her alanda kendini gösterir.
Müsamaha ve adalet adanın her yerine hâkim olur. Osmanlı idaresi dini ibadetin özgürce
yerine getirilmesini sağlamak amacıyla Katolik kiliselerinin bazılarını mescit ve camiye
çevirip, Ortodoks halka tüm kilise ve manastırlarını iade eder. Rum Ortodoks Kilisesi’nin
yanı sıra Ermenilerin, Nestoryanların ve Maronitlerin de kendi kiliselerini korumaları,
yönetmeleri ve ibadetlerini rahatça yapabilmeleri için gerekli yasal izinleri düzenler.
 
Ayrıca ihtiyaç durumunda yeni kilise, manastır, okul ve diğer yapıların inşasına destek
olur. Rumca da resmi dil kabul edilir, devlet dairelerinde konuşma ve yazışmanın Rumca
yapılmasına müsaade edilir. Bu süreç 1878 yılına dek Kıbrıs Adası’na hükmeden Osmanlı
İmparatorluğu’nun, Rusya karşısında uğradığı ağır yenilginin ardından İngiltere ile
imzaladığı anlaşmaya dek devam eder. Bu antlaşma kapsamında İngiltere olası bir Rus
saldırısında Osmanlı’ya savunma için gerekli yardımı yapacak, karşılığında da Kıbrıs
Adası’nın idaresi İngiltere’ye verilecek.
Osmanlı döneminde 307 yılda 400 cami
Günümüzde Afrika, Asya ve Avrupa kıtalarını bağlayan deniz yolu üzerindeki konumuyla
stratejik pozisyona sahip olan Kıbrıs Adası’nda yer alan İslam dini eserlerinin büyük
çoğunluğu Osmanlıların adayı fethinden sonra inşa edilmiş. İngilizlerin Kıbrıs Adası’nın
idaresini teslim aldıkları 1878 yılında adada 400 cami bulunuyormuş. Bugün Kıbrıs’ın ikiye
bölünmüş yapısı içinde bu eserlerin bir bölümü Kuzey Kıbrıs bir bölümü ise Güney
Kıbrıs’ta kalır. Camii ve mescitler yanında, medrese ve okullar, tekkeler ve türbeler de
yapan Osmanlı’dan medreseler dışındaki tarihi yapılardan büyük bir kısmı günümüze
kadar gelir.
Kiliseler Bizans, Rum Ortodoks, Lüzinyan, Latin, Maronit, Ermeni ve İngiliz
dönemlerinden
Bizans, Rum Ortodoks, Lüzinyan, Latin, Maronit, Ermeni ve İngiliz dönemlerinde inşa
edilen kilise, manastır, şapel gibi Hıristiyanlığı temsil eden dini yapıların bir kısmı harap
bir kısmı ise ihtişamlarıyla günümüze dek gelir. 19. yüzyıl sonunda İngiliz yönetimi
döneminde özellikle köylerde çok sayıda kilise inşa edilir. Bu yapıların bir kısmı
Osmanlılar, bir kısmı ise 1974’te adanın ikiye bölünmesinden sonra kuzeyde kalan
Hıristiyanlara ait 500’den fazla ibadet yerinin (manastırlar, kiliseler ve şapeller) yeni
yerleşen Türk toplumu tarafından camiye dönüştürülür. Bir kısmı ise el sanatları atölyesi,
folklorik dans merkezi veya anaokulu gibi ibadet dışı kültürel amaçlı işlevlerde kullanılır.
Osmanlı fethin sembolü olarak o şehrin en büyük kilisesini camiye çevirir
Osmanlı Kıbrıs’ın idaresini ele aldığı dönemde öncelikle dini ihtiyaçları acil olarak
karşılamak üzere bazı kilise ve katedrallere; minare, mihrab, minber ve kadınlar mahfeli
gibi İslâm gerekleri olan eklemeler yaparak camiye çevirip ibadete açar. Osmanlı fetih
geleneğine göre yeni bir yeri topraklarına kattığında o şehrin en büyük kilisesini fethin
sembolü olarak camiye çevirirmiş. Kıbrıs’ta da Lefkoşa'nın fethi tamamlandığında
günümüzde Selimiye Camii olarak bilinen Lüzinyan döneminde (1209-1326) gotik
formunda inşa edilen St. Sophia Katedrali’ni minare ve minber gibi eklemeler yaparak
camiye çevirir. Kıbrıs’ın fethinde Venediklilere karşı orduları yöneten Osmanlı
İmparatorluğu’nun Büyük Veziri Lala Mustafa Paşa, Lefkoşa’ya girdiğinde Kıbrıs'taki ilk
Cuma namazını 15 Eylül 1570'de katedralden camiye çevrilen bu yapıda kılar. Selimiye
Camii bir süredir devam eden restorasyon çalışmaları nedeniyle tadilatın bitirilmesine dek
ibadete kapalı.
Kiliseden camiye çevrilen yapılar
Günümüzde halen işlevlerini sürdüren adanın en büyük camileri olan Osmanlıların Kıbrıs
adasını fethettiklerinde kiliseden camiye çevirdikleri ilk yapılar Fetih Sultanı II. Selim’in
adı verilerek camiye çevrilen Lefkoşa’daki St. Sophia Katedrali ile Fransa Reims’daki
Notre Dame Katedrali’nden esinlenerek inşa edilen ve Kudüs Kralı’na taç giyme töreninin
yapılması nedeniyle Hıristiyanlar için önem taşıyan Mağusa’daki St. Nicolas Katedrali
(Lala Mustafa Paşa Camii), İngiliz Dönemi'nde patates, hububat v.b. amaçlar için ambar
olarak kullanılması nedeniyle Buğday Camisi olarak da anılmaya başlanan Sinan Paşa
Camii (St. Peter ve St. Paul Kilisesi), Mustafa Paşa Camii (Stavros Kilisesi), Lefkoşa’da
Haydar Paşa Camii (St. Catherine Kilisesi), Ömerge Camii (St. Augustin Kilisesi), Araplar
Camii (Stavro Misiriku Şapeli), eski bir Hıristiyan şapelinden camiye çevrilen Lâleli Camii,
Lefke’de Piri Mehmet Paşa Camii (St. George Kilisesi), Tuzla Camisi (Venedik yapısı),
Larnaka’da Eski Cami (Lâtin Kilisesi) ve Baf’ta Cami-i Kebir (Bizans Kilisesi) en önemli
örnekleri oluşturuyor. Osmanlılar fetihten sonra sadece büyük şehirlerde değil küçük
 
kasabalarda da kilise binalarını camiye dönüştürmüşler. Az sayıdaki örnekten biri
Mehmetçik/Galatya Köyü’ndeki Agia Marina Latin Kilisesi’nden ekler de yapılmak suretiyle
dönüştürülen Hacı Ahmet Cami. Osmanlı döneminden bu yana sadece Kıbrıs Türkleri’nin
yaşadığı köyde Cami’nin cemaat tarafından aralıksız kullanılması iyi korunmuş olmasını
sağlamış.
Osmanlılar tarafından yapılan camiler
Osmanlı adayı fethettiğinde ilk etapta camiye çevirdiği kiliselerden sonra ilerleyen
yıllarında yerli ustalara ilâveten Anadolu’dan getirilen ustalarla ‘Klâsik Osmanlı Mimarisi’
tarzında kubbeli ile enine ve bazen de boyuna uzanan dikdörtgen planlı olmak üzere iki
farklı tipte camiler inşa eder. Avrupa’nın tek bölünmüş başkenti Lefkoşa’da XVI. yüzyılın
klasik üslubuyla ve minaresiyle en önemli Türk eserlerinin başında gelen 1590 yıllarında
yapılan Arab Ahmet Camii, adada Sakal-ı Şerif’in bulunduğu tek cami. Arab Ahmet Paşa
Camii minberi, yekpare mermerden yapılmış geometrik bezemeli ajurlu süslemeleri ile
adada bulunan en güzel minber sayılabilir. 1964'ten sonra Lefkoşa Evlendirme
Memurluğu olarak kullanılan Sarayönü Camii (1903), minaresinin taştan örülerek inşa
edilmiş külâhı, Kıbrıs’taki nadir örneklerden İplik Pazarı Camii (1826), Minareliköy Camii,
14.yüzyıl Latin kilisesi yıkılarak yerine yapılan Yeni Cami, Turunçlu/Fethiye Camii (1825),
Girne'de Ağa Cafer Paşa Camii (1590), Yazıcızade Camii, Ozanköy’de Kazafana Camisi
(Hüseyin bin İsmail Ağa Camii - 1680), Lapta’da; Seyit Mehmet Ağa Camii (Lapta Yukarı
Camisi XVII. y.y.), Hacı Ömer Camii (Haydar Paşazade Mehmet Bey Camii), (Lapta Aşağı
Camisi 1870), Lefke Orta Camii, Piri Paşa Camii, Lefke Aşağı Camii (Mahkeme Camii
1814), Piri Osman Paşa Camii (Yukarı Camii1818), Mehmetçik’te Galatya Camisi (1865),
dip Karpaz’da Sazlıköy (Livadia) Camii, Osmanlı döneminde Kıbrıs’ın en varlıklı ikinci
camisi Girne Ozanköy (Kazafana) Camii. Bu camilerin büyük bir çoğunluğu Klasik Osmanlı
mimarisini yansıtan tarzda yapılsa da bazıları gerek önceki devirlerden devşirme
olmalarından gerekse de yerel inşa tekniklerinin kullanılmasından dolayı üslupları farklı.
Güney Kıbrıs’taki bazı Osmanlı yapıtı camiler
Günümüzde Güney Kıbrıs topraklarında bulunan Osmanlı dönemi camilerinden ise en
ünlüsü Hala Sultan Tekkesi’ndeki cami. Tekkenin önemi ise burada gömülü olan Ümmü
Harâm bint Milhân el-Ensâriyye’nin Hz. Muhammed’in süt teyzesi olması. Halk arasında
Hala Sultan olarak anılan peygamberimizin süt teyzesi, Hz. Osman’ın hilâfeti zamanında
(644-656) kocası Ubâde b. Sâmit ile birlikte İslâm ordularının Kıbrıs seferine katılmış,
attan düşüp vefat ettiği yere de tekke ve cami yapılmış. Bir diğeri ise 9 Eylül 1570
tarihinde Osmanlılar tarafından Lefkoşa'nın fethi sırasında, Konstanza burcuna Türk
bayrağını dikerken şehit olan Bayraktar'ın adına yaptırılan Bayraktar Camii. Ayrıca
Larnaka’da Osmanlı eserleri arasında önemli yerleri olan Ulu Camii, Baf’ta Ebubekir
Camii. Araplar Camisi, Tahtakale Camii (1827), Limasol'da Arnavut Camii Yalova'da
Piskobu Camii, Baf’ta Musalla Tepesi Camii, Dali Camisi (Ziya Paşa Camii 1839), Zuhuri
Tekke Camisi (1860), Larnaka’da; Cami-i Kebir (Ulu Camii 1837), Limasol’da; Cami-i
Kebir (Büyük Cami 1830), Cami-i Cedit (Köprülü İbrahim Ağa Camisi 1825), Arnavut
Camisi (XIX. y.y.) ve Tophane Camii de Rum tarafında kalan diğer Osmanlı yapıtı
camilerden bazısı. Osmanlı döneminde, klasik Osmanlı mimarisini yansıtan Hala Sultan ile
Arabahmet gibi camiler inşa edilirken, mütevazi cami, mescit ve türbeler de inşa edilmiş.
Kiliseye benzeyen camiler inşa edilmiş
Osmanlı döneminin ilk yıllarında önemli sayılan kiliseler ile katedraller camiye
dönüştürülürken, ilerleyen yıllarda kiliselere benzeyen camiler de inşa edilmeye
başlanmış. Bunun başlıca nedeni yapıcılık zanaatının Kıbrıslı Rumlar tarafından
benimsenmiş olması. Bir mimar olan Eski Eserler Dairesi Müdürü George H. Everett
Jeffery 1918 yılında yayınladığı kitabında, Kıbrıs’ın Osmanlı İdaresi’ne girmesinden sonra,
sadece “Türk” olarak tanımlanabilen ‘Türk-Rum Stili’nin ortaya çıktığını ve bu stilin kilise
mimarisinde de uygulandığını yazmış.
 
Kıbrıs’ta bulunan ve kökü Osmanlı İmparatorluğu’na dayanan mülklerin bakım, onarım ve
kontrolünü sağlayan Kıbrıs Vakıflar İdaresi (EVKAF), Osmanlı dönemi mülklerin idaresini
elinde tutuyor.
1974 bölünmesinden sonra 70 adet kilise camiye dönüştürülmüş
Adanın 1974’de Kuzey ve güney olarak bölünmesinden sonra kuzeyde kalan Hıristiyanlara
ait ibadet yerleri (manastırlar, kiliseler ve şapeller) Kıbrıs Vakıflar İdaresi verilerine göre
50 tanesi halen kullanımda, 20 tanesi terkedilmiş 70 adet kilise de camiye
dönüştürülmüş. Kiliselerin bazıları da el sanatları atölyesi, folklorik dans merkezi veya
anaokulu gibi ibadet dışı kültürel amaçlı işlevlerde kullanılmış. Ada genelinde 2020 yılı
raporlarına göre eski ve yeni toplam 211 cami bulunuyor. Bu camilerden 196 tanesi aktif,
15’i ise pasif. Şehirlere göre dağılımları ise: Lefkoşa 46, Gazimağusa 59, İskele 42, Girne
36, Güzelyurt 16, Lefke 12. Adanın kuzey kesiminde envanterlere kayıtlı 512 kilise
buluyor. Bu kiliselerden birçoğu pasif durumda olduklarından dolayı bakımsız, bir kısmı
ise zaman içinde kısmen veya tamamen yıkılmış durumda.
1974’den sonra camiye dönüştürülen ve günümüzde cami olarak kullanılan
kiliseler
Kilise, katedral ve şapellerin bir kısmı Osmanlılar, bir kısmı ise 1974’te adanın ikiye
bölünmesinden sonra Türk toplumu tarafından camiye çevrilmiş. Değirmenlik Köyü’ndeki
en büyük kilise olan 1902 yılında inşa edilen Panayia Chardakiotissa Kilisesi, 1975 yılında
camiye (Başpınar Camii) çevrilen ilk kilise olmuş. Sonraki yıllarda camiye dönüştürülen
Akdoğan/Lysi’daki Panayia Theotokos Kilisesi ve Lefkoşa’da 1977 yılında kiliseden tadilat
yapılarak camiye çevrilen Yeni Şehir Şehitler Camii’ler de halen cami olarak kullanılıyor.
Son olarak da Gazimağusa surlar içinde yer alan Sinan Paşa veya Buğday Cami diye
anılan Latin kilisesi St. Peter ve St. Paul Kilisesi, 14. yüzyıl ortalarında Osmanlılar
tarafından camiye dönüştürülmüş. Yapısal sorunları nedeniyle farklı amaçlarda
kullanıldıktan sonra, 2009 yılında restore edilen yapı, 2020 yılının Ramazan ayından
itibaren tekrar ibadete açılmış.
Kiliseden camiye dönüştürülen ancak artık kullanılmayan yapılar
1974 yılından sonra camiye dönüştürülen 70 kiliseden 20 tanesi 1991’den bu yana
yapılmakta olan yeni camiler nedeniyle cemaatini kaybetmiş ve terkedilmiş. Mormenekşe
Köyü’ndeki Agios Nikolaos Kilisesi Kıbrıs Türklerinin gelmesiyle 1975 yılında camiye
dönüştürülmüş ve 2010 yılına kadar kullanılmış. Karpaz/Karpas yarımadasında bulunan
Pamuklu/Tavrou’daki Agios Sergios Kilisesi de 1974 sonrasında camiye dönüştürülmüş.
Ancak 2010 yılında hemen yanına yeni cami yapıldığı için terk edilmiş.
Camiye dönüştürüldükten sonra farklı işlev verilmiş Kiliseler
14. yüzyılda Kadınlar Manastırı’nın parçası olan ve Lüzinyanlar tarafından yaptırılan
Lefkoşa’daki St. Catherine Kilisesi’ni Osmanlılar Ağalar Camisi adı altında camiye
dönüştürmüş. Ancak Kıbrıs Vakıflar İdaresi tarafından restore edilmeye başlandıktan
sonra, 1950’li yıllarda yapı evlilik ve kayıt ofisi olarak kullanılmış. 1986 ve 1991 yıllar
arasında tekrar restore edildikten sonra da Haydar Paşa Cami olarak adlandırılmış.
Günümüzde ise sanat galerisi ve müze olarak kullanılıyor. Kuzey Kıbrıs’ta 1974 sonrası
İskele’deki Panayia Theotokos Kilisesi, Güzelyurt’daki St. Mamas Manastırı, Girne’deki
Archangelos Kilisesi gibi birkaç kilise ikon ya da arkeoloji müzesine dönüştürülmüş. Latin
kilisesi St. Peter ve St. Paul Kilisesi, Sinan Paşa adıyla camiye dönüştürülmüş. Ancak
yapısal sorunları nedeniyle sonraları ahır, tahıl deposu ve kütüphane olarak hizmet
vermiş. Tahıl ambarı olduğu dönemde Buğday Cami olarak anılan yapı, bir süre boş
kaldıktan sonra 2009 yılında restore edilerek kültürel amaçlı kullanılmak üzere
Gazimağusa Belediyesi’ne devredilmiş. Cami 2020 yılından sonra ise tekrar ibadete
açılmış.
Az sayıda kilise ise 1974 yılından bugüne işlevini sürdürüyor.
Adadaki iki toplum tarafından da kutsal sayılan Apostolos Andreas Manastırı, kuzeyde
kalan Rumlar tarafından bugün de kullanılan Dipkarpaz’daki Ayios Synesios Kilisesi ve
 
Koruçam’da bulunan Ayios Georgios Maronit Kilisesi gibi birkaç kilise kendi toplulukları
tarafından hala kullanılıyor.
İngiliz dönemi yapılan camiler
Lefkoşa’da 1912 yılında Türk ve Rum ustalar tarafından yapılan Gönyeli Camii,1914
yılında yapılan Küçük Kaymaklı Camii ve 1916’de inşa edilen Vadili Köyü Camii İngiliz
döneminde yapılan camilere örnek.
1974 sonrası yapılan camiler
Kıbrıs ikiye bölündükten sonra birçok köye ve şehre yeni camiler yapılır. Bu camilerden
bazıları; 2019 tarihinde ibadete açılan ismini Hz. Muhammet'in, birçok yönden akrabası
olan Ümmü Haram Binti Milhan isimli sahabi kadından alan ve mimarisinde Edirne
Selimiye Camisi’nden esinlenilen Hala Sultan Camii, 2010 yılında T.C. Lefkoşa
Büyükelçiliği Yardım heyeti tarafından çift minareli olarak yaptırılan Alayköy
Mehmetçik Camii, Kıbrıs'ın Maraş kentinin ele geçirilmesinde önemli rol oynayan ‘Mağusa
Fatihi’ lakabıyla anılan komutan Osman Fazıl adına yapılan Polatpaşa Camii, Müftü Ziyai
Efendi Camii (1986), Değirmenlik Köyü Camii (1994), Çayönü Köyü Camii (2000),
Beyarmudu Camii (2009), Güvercinlik Camii (2014), bölgede bulunan en büyük ve en
yeni camilerden biri olan Harika Camii ile yapımı hala devam eden ancak ibadete de açık
olan Gazimağusa Büyük Sanayi’deki Sanayii Camii.
Turistler tarihi camilere yoğun ilgi gösteriyor
Tarihinde birçok medeniyete ev sahipliği yapan ve kültürler beşiği olan Kıbrıs, tarihi,
kültürel zenginlikleri ve doğal güzellikleriyle yerli ve yabancı turistlerin oldukça ilgi
gösterdiği bir destinasyon. Kıbrıs, coğrafi konumu nedeniyle tarih boyunca, bölgedeki güç
dengeleriyle medeniyetlerin, kültür ve ticaretin, çeşitli dil ve dinlerin etkisi altında kalır.
Uygarlıklarının buluşup kaynaştığı bir yer olan Kıbrıs’ta, Tunç ve Demir çağlarından, Roma
ve Bizans dönemlerinden, Lüzinyanlar’dan, Venedikliler ve Osmanlılar’dan birçok tarihi
eser günümüze dek gelir. Tarih ve kültür meraklısı birçok turist de geçmiş ile gelecek
arasında bir kültür bağı oluşturan çeşitli medeniyetlerden kalma eserleri yerinde görmek,
oraları gezerken o dönemin tarihi atmosferini solumak, tarihin derinliklerinde bir
yolculuğa çıkmak ve tarihe yerinde şahit olmak için farklı kültürlerin ortak noktası haline
gelen ve her bir medeniyetin izlerini barındıran Kıbrıs’a gelerek ülke turizmine ve
ekonomisine katkı sağlıyor. Adeta açık hava müzesi olan Kıbrıs’ta ören yerleri, müzeler,
tarihi cami ve kiliseler turistlerin oldukça ilgisini çekiyor. İngiltere, Almanya, Fransa ve
İskandinav ülkeleri başta olmak üzere çeşitli ülkelerden adaya tatile gelen turistler tarihi
camilere de yoğun ilgi gösterirken, camiye girmeden önce kısa şort, etek ve dekolte
kıyafetlerinin üzerine şal, saçlarına da başörtüsü takmayı ihmal etmiyorlar. Tarihi
camilerin içindeki motifleri inceleyip bol bol hatıra fotoğraf çekiyor ve çektiriyorlar.
Fulya OMAÇ / Gazimağusa – KKTC
#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.