BAŞKAN SUNAR’DAN DUYGU YÜKLÜ AÇILIŞ KONUŞMASI

Palandöken Belediyesi, "Suriye’nin Özgürlüğü ve Türkiye’nin Rolü" başlıklı bir panel düzenledi.

Yayın: 31 Aralık 2024 - Salı - Güncelleme: 31.12.2024 18:37:00
Editör -
Okuma Süresi: 7 dk.
Google News
Panelde, Türkiye’nin bölgesinde lider
ülke olma pozisyonuna dikkat çekilirken, Suriye’nin özgürlük mücadelesinde izlenen akılcı politikalara
vurgu yapıldı.
BAŞKAN SUNAR’DAN DUYGU YÜKLÜ AÇILIŞ KONUŞMASI
Panelin açılış konuşmasını Palandöken Belediye Başkanı Muhammet Sunar gerçekleştirdi. Başkan
Sunar, Türkiye’nin liderlik hikayesini yeniden hatırlatan bu etkinlikte, bölgenin kaderine ışık tutan
konuların ele alındığını ifade etti. Sunar, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
“Bugün burada, yalnızca bir politika sürecini değil, aynı zamanda mazlumların umudu, zalimlerin
korkulu rüyası haline gelen Türkiye’nin liderlik hikayesini hep birlikte yeniden hatırlıyoruz.”
"TÜRKİYE’NİN POLİTİKALARI BÖLGE İÇİN DÖNÜM NOKTASIDIR"
Başkan Sunar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dirayetli liderliği ve Milliyetçi Hareket Partisi
Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin desteğiyle izlenen Suriye politikasının önemine dikkat çekerek şöyle
devam etti:
“61 yıl süren Baas zulmü, Sayın Cumhurbaşkanımızın feraset dolu adımlarıyla sona ermiş; Esed rejimi
insanlık tarihine kara bir leke olarak geçmiştir. Kendi halkını katleden, ülkesini talan eden bu zalim,
cibilliyetine uygun şekilde kendi yandaşlarını bile yarı yolda bırakarak kaçmıştır.”
Başkan Sunar, bu zaferin yalnızca bir rejimin çöküşü olmadığını, Türk milletinin tarihsel adalet ve
merhamet mirasının bir halkası olduğunu belirterek, “13 yıl süren direnişin ardından, 12 günde elde
edilen bu destansı başarı, milletimizin fedakarlığı ve Sayın Cumhurbaşkanımızın güçlü liderliğiyle
kazanılmıştır.” dedi.
"SURİYE’Yİ SURİYELİLERİN YÖNETECEĞİ BİR DÜZEN"
Sunar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde yürütülen mücadelenin, “Suriye’yi Suriyelilerin
yöneteceği bir düzen” şiarıyla uluslararası arenada örnek teşkil ettiğini vurguladı. Bu sürecin, insani
değerler ve komşuluk hukuku açısından tüm dünyaya örnek olduğunu ifade eden Sunar, şu sözlerle
konuşmasını sürdürdü:
“Sayın Cumhurbaşkanımız, yalnızca Suriye halkının değil, tüm mazlum coğrafyaların umudu olmuştur.
Savaş mağdurlarına kucak açarak hem vicdanların sesi olmuş hem de komşuluk hukukunun ne
anlama geldiğini tüm dünyaya göstermiştir. Bu politika, bölgede dengelerin korunmasını sağlamakla
kalmamış, Türkiye’nin insani değerler konusundaki hassasiyetini de dünya kamuoyuna ilan etmiştir.”
"BİRLİK VE DİRLİK DİLEĞİ"
Başkan Sunar, konuşmasını şu ifadelerle tamamladı:
“Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, mazlumların gür sesi, milletimizin güven ve
kararlılık kaynağı olmuştur. Rabbim kendisinden razı olsun; ömrüne bereket, gücüne güç katsın.
Milletimizin ve ümmetin haklarını savunmaya, mazlumların sesi olmaya kararlılıkla devam edeceğiz.
Rabbim birliğimizi, dirliğimizi daim eylesin.”
 
PANELİSTLERİN KONUŞMALARI
Devrimin ilk günlerinde Halep’e gittiklerini ifade eden moderatör Ersin Çelik, Rusya’nın, Suriye
rejiminin bombaladığı, Şii milislerin yerle yeksan ettiği köyleri, kasabaları, hayalet şehirlere döşmüş
yerleşim yerlerini gördükten sonra, mazlum Suriyelilerin neden evlerini terk ettiklerini çok daha iyi
anladıklarını ifade ederek sözü konuşmacılara bıraktı.
2007-2015 yılları arasında AK Parti Ankara Milletvekilliği de yapmış olan gazeteci yazar Aydın Ünal, ilk
konuşmacı oldu. Ünal, “Türkiye hukukun, İnsanlığın, Müslümanların yanında yer aldı. Suriye’de 13 yıl
boyunca sabırla, ilmek ilmek bu zaferi dokudu Türkiye. 8 Aralıkta Allah’a hamt olsun mücahitler, Şam’ı
fethederek, yeniden özgürleştirerek Suriye’de yeni bir dönemi başlattılar. Bu kuşkusuz oradaki
mücahitlerin başarısıydı. Ama bunların arkasında hem 13 yıl sabrıyla ve bütün imkânlarıyla o
mücahitleri koruyan-kollayan, onları eğiten ve imkânlar sağlayan Türkiye’nin başarısıdır. İster İslami
açıdan bakın meseleye, ister milliyetçi açıdan bakın, hangi açıdan bakarsanız bakın, burada
Türkiye’nin muhteşem bir zaferi var. Burada Türkiye’nin Selçuklu ve Osmanlı’dan devraldığı
imparatorluk şuurunun yeniden hayata geçmesi var. Suriye’nin mücahitler tarafından yeniden ele
geçirilmesi, Rusya’nın ve Amerika’nın burada devre dışı kalması, cumhuriyet tarihi boyunca
Türkiye’nin elde ettiği en büyük diplomatik başarıdır. Bu sadece Suriye’nin özgürleşmesi anlamına
gelmiyor, aynı zamanda Türkiye’nin dış politikada senaryo yazan, kurgu yapan, bölgeyi idare eden bir
konuma, seviyeye yükseldiğini gösteriyor. Bunu da hiç kuşkusuz Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğan’ın 22 yıllık istikrarlı cesur politikalarıyla gerçekleştirdi. Türklerin bölgede coğrafyada birer
kahraman olarak, birer kurtarıcı olarak, birer oyun kurucu olarak gezdiğini gördük. Bundan da bir Türk
olarak, bir Müslüman olarak gurur duyduk. Muhteşem bir zafer. Allah mübarek etsin. Bu zafer mülki
islamın kilidi olan Erzurum’un zaferi aynı zamanda. Çünkü Şam ile Erzurum birbirinden ayrı şehirler
değil. Birbirine uzak şehirler değil. Ziyaret ederseniz ne kadar Erzurum’a benzediğini, ne kadar bize
benzediğini göreceksiniz.” ifadelerini kullandı.
Bir sonraki konuşmacı İsmail kılıçarslan da, Suriye’de elde edilen başarının 13 yılın sonundaki 12
günde elde edildiğini belirtti. Kılıçarslan, “2016’da Rusların yoğun bombardımanıyla mücahitler
Halep’ten geri çekilmek zorunda kaldı. İdlib civarına geçildi. Sonra Türkiye cumhuriyeti devleti son
derece akılcı bir politikayla, Kuzey Suriye’nin içine doğru ilerleyen ve savaşan bütün mücahitleri
derleyip toplayan, eğiten donatan bir akıl geliştirdi. Bir akademi kurdu adeta. İdlib’de binlerce askeri
eğitip donattık. Bu muazzam hazırlık, bir fırsat yakaladığında, ülkesini zalimlerin elinden geri aldı.
Neyle oluştu bu fırsat, Rusya’nın Ukrayna’ya yoğunlaşmasıyla. Suriye’deki savaşı sürdürmenin
bedelini göze alamadı Rusya. İran’ın milis kuvvetleri, Hizbullah başta olmak üzere, Afganistan’dan
Pakistan’dan, Hindistan’dan getirdiği katiller savaşıyordu. Bir de rejim askeri dediğimiz Esed’in
askerleri savaşıyordu. Tam bu esnada Rusya çekilmeyi kararlaştırdığında bu kez de İsrail’le Hizbullah
arasında çatışma çıktı. Hizbullah bölgedeki bütün katillerini Lübnan’a doğru çekmek zorunda kaldı. Bu
da mücahitlere büyük boşluk oluşturdu. Mücahitler bu boşluğu iyi fark edip ilerlediler ve bu başarıya
imza attılar.” dedi
Son konuşmacı Samet Doğan’da Suriye’de yaşadıklarını, şahit olduğu hadiseleri paylaşarak, diktatör
kelimesinin vücut bulmuş halini Esed’de gördüğünü belirtti. İnsanların konuşma hakkının dahi
olmadığı bir ülke olması nedeniyle Suriye’de karışıklığın çıktığını, neticesinde zalim, diktatör Esed’in
devrildiğini belirtti.
Panel, Türkiye’nin Suriye politikası çerçevesinde yapılan değerlendirmeler ve katılımcıların sorularıyla
son buldu.
#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
pub-1785681847249596 2497439732