AZERBAYCAN TÜRKİYE İLİŞKİLERİ VE 15 EYLÜL 1918 BAKÜ ZAFERİ.

28 Mayıs 1918 yılında Azerbaycan bağımsızlığını ilan etmiştir. Böylece Türk Dünyasında ve Müslüman Doğuda Azerbaycan ilk Cumhuriyeti kurarak tarihe geçmiştir. O tarihten günümüze 103 yıl geçmiştir. Cumhurbaşkanı sayın İlham Aliyev tarafından imzalanan, 16 Mayıs 2017 tarihli kararla 2018 Cumhuriyet yılı ilan edilmiş, aynı yıl Azerbaycan ve Kafkas İslam Ordusu birliklerinin Baküyü azat edişinin 100. yılı iki devlet başkanlarının katıldığı askeri törenle kutlanmıştır. Bu tarihi olaya sayın Cumhurbaşkanın verdiği önem ve değer konuya farklı boyut ve anlam kazandırmıştır

Yayın: 15 Eylül 2021 - Çarşamba - Güncelleme: 15.09.2021 09:48:27
Editör -
Okuma Süresi: 10 dk.
Google News

15 Eylül Azerbaycan Türkiye kardeşlik ve dayanışmasının tarih karşısında belgelendiği önemli gündür. İki kardeş milletin tek yumruk olarak birleşerek düşman güçlere vurduğu darbe ve verdiği gözdağı uzun yıllar Kafkaslarda Türk gücünün ve kimliğinin güçlü ve egemen kalmasına vesile olmuştur. Her hangi bir çıkar ve ganimet amacı gütmeksizin Kafkas İslam Ordusunun Azerbaycan’ın ve başkenti Bakü’nün kurtuluşu için yaptığı savaş ve verdiği mücadele örneği tarihte örneği az görünen bir durum teşkil etmektedir. Lokmalarını paylaşan, bir birinin yarasını saran, bir biri için dua eden iki kardeş kuvvet, Azerbaycan ve Türkiye askerleri Azerbaycan ve Kafkasya’da Müslüman ve Türk varlığını kanla boğarak son vermeye çalışan, düşman güçlere karşı omuz omuza vererek büyük zafer kazanmışlardır. 15 Eylül 1918 yılında Türk ordusu Azerbaycan birlikleri ile birlikte Bakü’yü düşman istilasından kurtarmıştır.

15 Eylül 1918 Bakü'nün kurtarılışı

Azerbaycan 28 Mayıs 1918 yılında istiklalini ilan ederken, başkent Bakü ile birlikte memleketin bütün Doğu kısmı hale düşman esaretinde bulunmakta idi. Çarlık Rusya’sı gibi Bolşevik Rusya dahi, Kafkasya’yı ve onun şahdamarı olan Bakü’yü elden bırakmak istemiyorlardı. Kah Ermeni Taşnaklar’la, kah da Kayser Almanya’sı ile anlaşan Bolşevikler, Azerbaycan nüfuzunu katliam pahasına da olsa, Bakü petrolden vazgeçemiyorlardı. Bolşevikler, Bakü’de Mart faciasını düzenleyerek binlerce masum insanı Ermeni cellat Şaumyan’nın yardımı ile katlettikten sonra Şamahı kentini yeniden viran etmiş ve Lenkaran kentini kana boğmuştur. Bu durum karşısında Azerbaycan hükümeti Seymin dağılmasından hemen sonra Bakü’nün kurtarılması meselesini ele alarak Osmanlı Hükümetinden yardım istemişlerdir. 4 Haziran 1918 yılında Azerbaycan Milli Şura Reisi Mehmet Emin Resulzade başkanlığındaki heyet ile Osmanlı hükümeti Adliye Bakanı Halil Bey ve Vehip Paşa başkanlığındaki heyetler arasında bir görüşme yapılmıştır. Görüşmede Azerbaycan heyeti Osmanlı Hükümetinden, Azerbaycan’ın emniyet ve asayişini temin etmek için askeri yardım istemiştir Birinci Dünya Savaşının sona ermesine ve Osmanlı İmparatorluğunun çok zayıf düşmesine rağmen Enver Paşa’nın Harbiye Nazırlığını yaptığı Osmanlı hükümeti, Azerbaycan Milli Şurasının müracaatını kabul etmiş ve Nuri Paşanın komutası altında özel bir Kafkasya Fırkasını Azerbaycan’a yardıma göndermiştir.

Azerbaycan...1918 yılı ve Nuri Paşa'nın Ay Yıldızlı Sancağı...

4 Haziran 1918 yılında Batum’da Osmanlı Devleti ile Azerbaycan Cumhuriyeti arasında imzalanan anlaşmaya göre, Azerbaycan Kolordusunun emrine gönderilen beşinci Kafkasya Piyade Tümeni, kısa bir süre içerisinde Azerbaycan askerleri ile birleşerek, Kafkasya İslam Ordusu adını almıştır. Ağustos 1918 yılında On beşinci Piyade Tümeni ile desteklenen Kafkasya İslam Ordusu 15 Eylül 1918 yılında Bakü’yü “Kızıl istila”dan kurtarmakla Azerbaycan’daki tarihi misyonunu zaferle tamamlamıştır. Daha sonra, Dağıstan’ın kurtuluşuna başlamış Eylül ayının sonu ve Ekim ayının başlarında Derbendi, Temer- Hanı- Şura’yı ve Şamil-Kala’yı Bolşevikler ve diğer güçlerden temizleyerek, Dağıstan süvarileri ile birlikte Terek-Kala üzerine yürüdüğü bir zamanda Osmanlı Devletinin, müttefikleri ile birlikte yenildiği haberin alınması üzerine  Kafkasya İslam Ordusu Azerbaycan’ı ve bütün Kafkasya’yı tahliye etmek zorunda kalmıştır. 30 Ekim 1918 tarihi Mondros anlaşmasının 11. Maddesi bunu gerektirdiği gibi 15.Maddesi de Bakü’yü İngiliz işgaline bırakmasını gerektiriyordu. Mondros anlaşması daha imzalanmadan, Talat Paşa’nın yerine gelen Ahmet İzzet Paşa’nın verdiği bir emre göre, “Brest – Litovsk anlaşması dışında olarak işgal edilen Kafkasya aksamının 24 Ekim 1918 yılından itibaren altı hafta zarfında tahliyesi yerine getirilecektir ”. Brest-Litovsk anlaşması hududu yalnız Batum, Ardahan, Kars sancaklarını içine alıyordu. Moskova bu hudut haricinde, Azerbaycan ve Kuzey Kafkasya’da Osmanlı ordusunun hareketini her zaman protesto etmişti ve buna engel olmak için Almanya ile, Bakü petrolü karşılığında bir anlaşmaya varmış bulunuyordu. Osmanlı Devleti ve müttefiklerinin yenilgiye uğraması üzerine, Moskova tarafından tamamı ile feshedilmiş olan Brest-Litovsk anlaşması “Her milletin kendi mukadderatını bizzat kendisinin tayin etmek hakkına sahip olduğundan” da bahsetmekte idi. Sovyet Rusya’sı tarafından da kabul ve ilan edilen bu prensipleri ileri süren Azerbaycan Cumhuriyeti hükümetinin bu yasal hakkını şiddetle savunan Talat Paşa, 23 Eylül 1918 yılında Almanya ile bir belge imzalamıştır. Bu belgeye göre, her iki taraf Azerbaycan’ın bağımsızlığını tanıyor ve Osmanlı ordusunun çekilmesi koşulu ile, bu bağımsızlığın Rusya tarafından da tanınması meselesini Almanya kendi üzerine alıyordu

Görüldüğü gibi, Mondros Anlaşmasından daha önce Kafkasya İslam Ordusunun akibeti belli olmuş bulunuyordu. Fakat bu ordu Azerbaycan’da milli ordu kurulması görevini de yerine getirmiştir. Sonraları, Kafkasya İslam Ordusu Komutanlığına atanan Nuri Paşa öğretmen subaylardan oluşan heyetin başında, 04 Haziran 1918 anlaşmasından çok daha önce, Mayıs ayı ortalarında Azerbaycan Milli Ordusunun kurulmasına yardım amacı ile Azerbaycan’a gelmiştir. Ekibini Musul’da bırakan Nuri Paşa, Azerbaycan’dan Üçüncü Ordu Komutanı Vehip Paşa’ya gönderdiği bir raporunda, burada ordu kurmak için her türlü imkan, olanak ve vesaitin bulunduğunu, öğretmen subay kadrosuna ihtiyaç duyulduğunu yazıyor ve Musul’da kalan öğretmen subay heyetinin de bir an önce Azerbaycan’a gönderilmesini rica ediyordu. Bilindiği gibi, bu heyet, savaş koşulları ve diğer nedenlerden dolayı Azerbaycan’a gidemedi. Gence kentinde ilk subay okulu açılmışsa da bağımsızlık savaşı bu sahada kapsamlı bir gelişmeye engel olmuştur. Gerçek anlamda çalışmalar bağımsızlık savaşından sonra başlayacaktı.

Kafkas İslam Ordusu görevini devredecek, Azerbaycan ordusunu kurmadan Azerbaycan’dan ayrılınca, askeri ve siyasi dengelerin alt üst olacağı Azerbaycan’da ve Kafkasya’da çok şey kaybedilecek ve Azerbaycan’ın mukadderatı tehlikeye girecekti. Bu durumun nezaketini takdir etmiş olacak ki, yeni Osmanlı Kabinesinin, Kafkasya İslam Ordusunun Kafkasya’yı tahliye etmesi için verdiği emirden iki gün sonra, 26 Ekim 1918 tarihli ve 5276 sayılı bir emrinde aynen şöyle deniliyordu: “Kuzey Kafkasya ve Azerbaycan’da hizmet etmek isteyenler kalacaktır”. Bu müsaideye uyan, Azerbaycan vatandaşlığına geçen Nuri Paşa, Kafkasya İslam Ordusu Komutanlığından istifa ederek, yerini Azerbaycan’da Osmanlı Kıtaatı Kumandanı olan Mirliva, daha sonra generalliğe terfi edilen Mürsel Paşa’ya bırakmış ve  Nuri Paşa’nın kendisi de Azerbaycan ordusunda General rütbesi ile komutanlık yapmaya başlamıştır.

Fakat Mondros anlaşması bu kontraktı kağıt üzerinde bıraktı. Mondros anlaşmasının 11. maddesine göre Osmanlı hükümeti Mavera-i Kafkasya ile Kuzey Batı İran’ı tahliye ediyor, 15. maddeye göre de Batum’la Bakü’nün İngilizler tarafından işgaline rıza gösteriyordu. Osmanlı Hükümeti Harbiye Bakanı, 24 Kasım 1918 yılından itibaren Kafkas İslam Ordusu Azerbaycanı terk etmiştir. Onlarla birlikte Azerbaycan ordusu askerlerinin bir bölümü Kafkasya İslam Ordusuna katılarak Batılı işgal güçlerine karşı savaşan Türk ordusuna yardım etmek için Türkiye’ye gitmiştir. 27 Nisan 1920 yılinda Azerbaycan Cumhuriyetinin Bolşevikler tarafindan işğali uzerine teslim olmayi kabul etmeyen Azerbaycan ordusu birliklerinin bir kısmı da Turkiyeye giderek Turkiyedeki milli istiklalçıların safarına katilarak İstiklal savaşının kazanilmasina katkı sağlamışlar.

71 Yil Sovyet egemenliyinde yaşayan Azerbaycan Sovyetlerin çözülme sürecini de fırsata dönüştürerek başlatdığı istklal mücadelesinden zaferle çikarak 1991 yılında bağımsızlığını ilan etmiştir. Azerbaycanın bağımsizlını ilk tanıyan Türkiye olmuştur Bir çok alanlarda iki ülke arasinda işbirliği ve stratejik ortaklik anlaşmaları yapılmış karşılıklı ilişkiler üst düzeye çıkmışdır.

Ulu önder Haydar Aliyevin “Bir millet, iki devlet” prensipi esasında gelişen Azerbaycan – Türkiye ilişkileri günümüzde daha yüksek boyutlara ulaşarak, daha geniş alana yayılmıştır.  Azerbaycan Cumhurbaşkanı sayın İlham Aliyevin de belirtdiği gibi, “Türkiye ile Azerbaycan arasında tüm sahalarda ilişkiler çox uğurla inkişaf edir. Bu ilişkiler dostluk-kardaşlik esasında kurulmuştur. Bizim çok zəngin birge tarihimiz, ortaq deyerlerimiz vardır. Bu gün Türkiye ilə Azerbaycan arasında ilişkiler bu muhkem temel esasında kurulur. Son yirmi yıla yakın sure içerisinde Türkiye  ile Azerbaycan arasında ilişkiler daim yüksek seviyede olmuştur. Bu gün bu güzəl ananeler davam edir və tüm meselelerde işbirliğimiz  iyi ve olumlu sonuçlar vermektedir”.

 

Dr.  Afgan VELİYEV.

Azerbaycan Sosyal Tetkikatlar Merkezi Baş Danışmanı

 

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
pub-1785681847249596 2497439732